13 Mayıs Türk Dil Bayramı İlk Kez Ne Zaman Kutlandı?

 

Gökbey Uluç
 Türk Dili Derneği Başkanı

26 Eylül 2024’te TRT Antalya Radyosunun konuğu olarak Ayşe Merve Temiz’in “Hayatın İçinden” adlı izlencesine telefon ile bağlanmış, 92. Türk Dil Bayramı üzerine konuşmuş, 11 Eylül 2024’de duyurulan Ortak Türk Alfabesi üzerine değerlendirmelerimi de dile getirmiştim[1]. Birkaç ay sonra ise 13 Mayıs Türk Dil Bayramı’nı derneğimizin  yerleşkesinde kutlamak için “Türkçülerin Türkçeye Bakışı” konulu konuşmamın duyurusunu da içeren bir asıyı (afişi) toplumsal ağlarda üleştim. Bu sırada TRT yapımcılarından Kemal Öktem, WhatsApp durumumdaki bu asıyı görünce telefonla beni aradı ve bu bayram kutlaması üzerine  bilgi aldı. Şimdiye dek 26 Eylül’deki dil bayramı üzerine radyoda kutlama yaptıklarını, 13 Mayıs’taki dil bayramı için de bir konuşma yapılabileceğini dile getirip ötündü. Yayın için sözleştik. Yayına çıkacağımı akşam eşim Burcu’ya söyleyip konuyu açtığımda usuma bir soru geldi: “13 Mayıs  Türk Dil Bayramı ilk kez ne zaman kutlandı?” Yayın sırasında sunucu bana böyle bir soru yöneltse ne diyeceğimi bilmiyordum. Şimdiye dek dil bayramlarında hep genel dil sorunları konuşulur, beklentiler dile getirilir, Karamanoğlu Mehmet Bey anılır ve o ünlü buyruğun yazılışının yıldönümü belirtilerek kutlanagelmişti. Dolayısıyla ilkiyle ilgili bir konuşma ya da yazıya denk gelmemiştim. Bunun  üzerine bu sorunun yanıtını bulmak  için kendime ödev edinip araştırmaya koyuldum.

İlk olarak Google üzerinden arama yaptım ancak yüzeysel bilgilere denk geldim. Örneğin bu yıl 748. yıldönümü kutlanırken aramalarda çıkan bilgiler 748. yılın kutlamalarını içermekte; dilimize övgüler dizmekte, 748(!) yıldır var olan bir geleneğin anmasını yazıya dökmekteydi. Ben de geriye doğru tek tek arama yapma yoluna girdim: 747, 746, 745… Derken 728. kutlama yılına geldiğimde, demeli 20 yıl önceki 2005 kutlamalarında çok kapsamlı bir toplantı düzenlendiğine, bugün çok bilinir, türklükbiliminin ünlü bilgelerinin de bildirilerinin yer aldığı bir betiğe ulaştım. Sahaflardan edindiğim bu betiğin[2] kapağında “45. Türk Dil Bayramı ve Yunus Emre’yi Anma Etkinlikleri” diye bir adlandırma vardı. Böylece bu bayramın ilk olarak 1960’lı yıllarda kutlandığı bilgisine erişmiş bulundum. Yine de bu, tümüyle aradığım yanıt değildi. Kesin günayı neydi ve kimler hangi amaçla başlatmıştı?

Betik elime geçtikten sonra ayrıntılı okumaya koyulsam da ilk düzenlemelerle ilgili bir bilgiye denk gelemedim. Yalnızca 19. sayfadaki açılış konuşmasında Karaman Belediye Başkanı Ali Kantürk; “Karaman halkı Mehmet Bey ve fermanına sahip çıkarak 45 yıldır Türk Dil Bayramı etkinlikleri düzenlemektedir.” yazar. Bunun dışında geriye dönük bilgi yer almaz. Öte yandan bilgi şöleni olarak düzenlenmiş bu etkinliğe birçok bildiri ile katılım olmuş. Bildirileri okuyup 20 yıl öncesinin bakış  açısına ulaşmak da ayrıca değerli oldu benim açımdan. Şunu da açıkça yazabilirim, bu dil bayramıyla ilgili yayınlanan betikler arasında elimde bulunan en kapsayıcı ve varsıl içerikli olanı da bu betiktir.

Araştırmalarımı sahaflar üzerinden  sürdürüp geriye dönük yayınlara ulaşmayı sürdürdüm. İkinci olarak 1998’teki kutlamaları içeren betiğe[3] ulaştım. İlk ilgimi çeken, katılımın istenilen düzeyde olmadığı ile ilgili yakınmalar oldu. Bir düş kırıklığı açıkça belli oluyor. Yine de toplantı yapılmış ve ancak bildiriler yerine oturumlar metne dökülerek betikleştirilmiş.

TBMM Başkanı Hikmet Çetin’in IX. bette yer alan konuşmasında; “... yüce ve ulu ozanımızı da (Yunus Emre’yi) bugün Karamanoğlu Mehmet Bey ile birlikte 38’inci kez anıyoruz.” yazar. 11. bette Karaman Valisi Hakkı Teke; “...bugün ilimizde kutladığımız Türk Dil Bayramlarının 38’ncisini, Karamanoğlu Mehmet Bey’in buyurduğu fermanın 721’nci yıldönümünü ve Yunus Emre’yi anma törenlerini  kutluyoruz.” yazar. 33. bette Eski Konya Senatörü Feyzi Halıcı; “... Karaman’da dil bayramını ilk yapmaya vesile olan, 1960’lı yıllarda gayretli çalışmaları olan Baha Kayserilioğlu yok. O yıllarda Konya Gazeteciler Cemiyeti üyeleri olarak Celal Kişmir, Ali Rıdvan Bülbül, Ramiz Arda, Cahit Öztelli arkadaşlarımızla Karamanoğlu Mehmet  Bey ve Yunus Emre Dil Bayramına katılmıştık.” yazar ve ilk kutlamalarla ilgili doğrudan kişi adları verir ancak sonradan başka konulara geçer. 56. bette Emekli Öğretmen Ali Ünlüer; “Ben, 38 yıldır Türk Dil Bayramını kutlayan, 38 yıl önce Türk Dil Bayramına gönül veren, bu işi organize eden insanlardan biriyim, emekli öğretmenim.” diye kürsüden kendini tanıtarak girdiği konuşmasında bir bilgi daha verir. Sonraki oturumlarda yine söz alan Feyzi Halıcı, 133. bette; “1960 tarihinde, Karaman’da yapılan ilk Karamanoğlu Mehmet Bey ve Yunus Emre Dil Bayramında, bir hazırlık olmak üzere, Konya’da bu işe gönül veren arkadaşlarımıza -tabiatıyla o zaman Karaman Konya’nın bir haşmetli ilçesiydi- dedik ki ne yaparız, ne ederiz?  Karamanoğlu Mehmet Bey için bir piyes  yazma görevini, bugün, Hakkın rahmetine kavuşmuş olan Ramiz Arda isimli bir öğretmen arkadaşımıza verdik.” diyerek ilk yapılan çalışmalara göndermede bulunur. Şairlere yer verilen üçüncü oturumda mikrofonu alan Şair Yunus Yaşar 168. bette; “Yine 1960’lı yıllarda, Karaman Türk Dil Bayramı, çok hevesli, içten duyarlılıklarla izleyenlerden bir  tanesiydim.” der, izleyen yıllardaki bayram deneyimlerini de paylaşır. Kapanış oturumunda söz alan Karaman Belediye Başkanı Yaşar Evcen 195. bette; “1960’tan bu yana, Dil Bayramı ve Yunus Emre’yi Anma törenleri yapılıyor. Bu, daha önce, 1960’lı yıllarda, bana göre amacına daha uygun yapılıyordu; çünkü, o zaman, Turizm Derneği vardı. Turizm Derneği, bu işi götürüyordu.” der, konuşmanın ilerleyen kısımlarında; “1980’li yıllarda, Yunus Emre’yi Anma ve Türk Bayramı kutlanmamıştır bazı yıllarda.” diyerek aksayan bayram kutlamalarının da varlığını bildirir. 199. bette son olarak Karaman Valisi Hakkı Teke, açılıştaki günay bilgilerini yineler.

Böylece bu betikte, konuşmacıların genel olarak ilk kutlamalara göndermede bulunduklarını ara ara ayrıntılara da girerek bilgiler aktardıklarını yazmak olanaklıdır. İlk kutlamaları düzenleyen birkaç kişinin adına denk gelmek de verimli olmuştur.

Öte yandan üç ayrı yerde çağrılan kimi kişilerin gelmemesi yazılmış, kapanış oturumunda ise Karaman Valisi Hakkı Teke; “Efendim, davet ettiğimiz  kişilerden bir kısmı, her yerde dil uleması kesilenlerin bir kısmı, tenezzül buyurup törenlerimize katılmadılar; randevu vermelerine rağmen, katılacaklarını belirtmelerine rağmen.” diyerek sert bir dille yerilmiştir. Gelmesi beklenen kişilerin gelmemesi hevesleri düşürmüş, istenilen katılım olmadığı için bir kırgınlık yaşandığı konuşmalarda açıkça kendini belli etmiştir. Yıllar sonra bile bu kırgınlıkları duyumsamak olanaklı. Tüm bunlara karşın çok dolu bir içerik çıktığını ve katılanların buşkulu olduklarını da yazabilirim. Türk Dilinin Güncel Sorunları ve Çözüm Önerileri, Yunus’tan Günümüze Dilimiz ve Şiirlerimiz, Karaman ve Konya Yöresinde Yetişen  Şairlerin Katılımıyla Türk Şiiri adlı üç ayrı oturum düzenlenmiş ve katılanlardan coşku dolu konuşmalar olmuştur.

Araştırmalarımı geriye dönük sürdürdüğümde 1985’teki 25. yıl kutlamalarına[4] ve 1983’teki 23. Dil Bayramı kutlamalarının betiklerine[5] de ulaştım.

25. yıl etkinliğini içeren betikte, dille ilgili birkaç yüzeysel kutlama soñrasında Yunus Emre’niñ mezarınıñ yeri konusu ele alınmış, birkaç şiir yayımlanmış. Ardından Derginin 68. betinden 146. betine değin Karamanla ilgili bilgilere yér vérilmiş. Müdürlükleriñ tanıtımına, ticaret odası üyeleriniñ dizelgesine varıncaya dek resmi kurumlarda çalışanlarıñ fotoğraflarına bile yer ayrılmış. 146. betten derginin sonuna değin de yerel tecimcilerin tanıtımlarını, asılarını yerleştirmişler. İlk başta dizgide bir yanlışlık olduğunu sansam da bilerek Karaman yıllığı olarak düzenlendiği 3. betteki ön sözde Karaman Kaymakamı Mustafa Taş’ın açıklamasında bulunmaktadır: “Her yıl kutlanmakta olan ve bu yıl yirmi beşincisini kutladığımız Türk Dil Bayramı ve Yunus Emre’yi Anma Etkinlikleri dolayısı ile hazırladığımız bu küçük yıllık; Karamanoğlu devri, Türk dili ve Yunus Emre ile ilgili yazı ve makalelerin yanında, resmi ve  özel kuruluşları, mahalli idareleri, sosyal ve ekonomik hayatı, tarımı, hayvancılığı ile bugünkü Karaman hakkında da kısa ve özlü bilgileri sunmak gayesi ile çıkarılmıştır.” 68. bette de Dr. Mehmet Armutlu; “Bu yılki dil bayramı hazırlıklarında, Kutlama Komitesi, yıllık şeklinde, Karaman’ın bugününden bilgi verilmesinde ısrar etti.” diye yazar. 69. bette de şunları der; “Bir (YILLIK) özentisi içinde kaleme alınan aşağıdaki satırlar özetin özeti bilgiler halindedir. Bir araştırmacı gibi arayıp bularak değil, hazır bilgileri bir araya getirmekle, onları sıraya koyup sizlere sunmakla yetiniyorum.” Bu bakımdan bu yılki kutlamaların içerik olarak dil bayramı için azrak olduğunu yazmak olanaklıdır. Öbür bayram etkinlikleri ile karşılaştırdığımızda kutlamaların ruhen düştüğünü, isteklerin kırıldığını açıkça görebilmekteyiz. Öte yandan araştırma konum olan 25. yıl olmasını belirtmesi dışında da ilk kutlamalarla ilgili bilgi yer almamaktadır.

1983’te düzenlenmiş 23. Türk Dil Bayramı etkinliği ise sonraki yılları göre daha dolu bir içeriğe iye olsa da bir düşüşe geçildiğinin de çavcısıdır. 6. bette Belediye Başkanı Hayati Çağlıyan, 23. kez kutlanacak bayramın adını dile getirir. İlk kutlamalarla ilgili 15. bette Baha Kayserilioğlu, Ali Ünlüer ve Abdurrahman Erdal’ın girişimleri ile Dil Bayramı ve Yunus Emre’yi Anma Törenlerinin canlandırılmasına vurgu yapılmıştır. 25. bette Kutlama Komitesi Üyesi Dr. Mehmet Armutlu; “Türk Dil Bayramı ve Yunus Emre’yi anma törenlerine 1961 yılında başladık.” diye başlar yazısına. 33. bette Kültür Tanıtma ve Reklam Komitesi Başkanı Mesut Cengiz; “Türkçenin Anadolu Türkiye’sinde resmi dil oluşunun 706’ncı yıldönümünü kutluyoruz.” der, yazısının sonunda bu bilgiyi yineler. Bunların dışında dilimizle ilgili sorunlara değinilen yazılar yazılmış, Karaman tanıtımına yér vérilmiş ancak kurumlar yerine kimi kişilerin şiirleri ve fotoğrafları verilmiş. Onsuz da 25. Dil Bayramı’nda buna gönderme yapılıp yerilmiştir. Betik sonunda yerel işletmelerin tanıtımları da bulunmaktadır. Bayram havasının sönük olduğu, yazılardan buşku alınmadığını söyleyebilirim.

            Konuyla ilgili elime geçen beşinci betik[6] ise 1977 yılında bir bilgi şöleni olarak düzenlenen, Karamanoğlu Mehmet Bey’in buyruğunun yazılışının 700. yılına denk gelen etkinlikle ilgiliydi. Betik, dört anakonu ile üzerine toplanılmış: Yunus Emre, Nasrettin Hoca, Karamanoğlu Mehmet Bey ve Türk Dili. Bu  bakımdan verimli ve önemli tartışmaları da içerdiğini yazabilirim. Bu tartışmalardan en öne çıkanı ise yılda iki kez kutlanan dil bayramlarının durumu üzerine olanıdır: 26 Eylül mü, 13 Mayıs mı? 15. kez kutlanan bu etkinliğe bayram denilmemesini, bayramın 26 Eylül’de olduğunu, 13 Mayıs’takinin buyruğun yıldönümü olarak geçmesi gerektiğinin dillendirildiği devinimli bir tartışma söz konusudur. Osman Attila’nın 229. bette Karamanoğlu Mehmet Bey ve Dil Bayramı için Girişimler konulu yazısında enine boyuna ayrıntılı yazıya dökülmüş ancak konumuz ilk kutlamalar olduğundan ben de burada bu tartışmaya değinmeden Feyzi Halıcı’nın 4. betteki şu sözlerine ilgi çekmek isterim: “1956 - 1957 yıllarında Konya’da yaptığımız, daha sonra Karaman’da her yıl yapılması gayesiyle Karamanlı hemşehrilerimize bıraktığımız (Karamanoğlu Mehmet Bey ve Türk Dili Bayramı ve Törenleri) geçen yıl maalesef Karaman’da yapılmadı.” Böylece etkinlik günayı için birden bire 1956 yılına geri çekildi. Ne var ki bu bilgiye başka hiçbir yerde denk gelmedim. Öte yandan Halıcı, 1998’de iki kez etkinliklerin 1960’lı yıllarda ilk kez yapıldığını da söyler. Bu bakımdan 1956/57 yıllarındaki etkinlik neyi kapsıyordu, içeriği neydi bilinmiyor. Ancak ilerleyen yıllarda bu savının arkasında durmaması, söz konusu günayların göz ardı edilmesi için yeterlidir. Bunun dışında ilk çalışmalarla ilgili betikte bilgi yoktur.

Dil bayramıyla ilgili bu betikleri okurken usuma yapay anlağı da kullanmak geldi. Böylece, Google aramalarında görünmeyen, belgeliğe alınmış bilgileri de ChatGPT üzerinden tarayarak 3 Haziran 1961 günlü bir bilgiye ulaştım. Karaman Postası adlı bir çavlıkta (gazetede) geçen bu bilgiyi töz alarak araştırmalarımı o dönem yayımlanmış çavlıklar üzerine odakladım. Karaman İl Halk Kütüphanesini arayıp çavlık belgelerine erişmek istediğimi dile getirdiğimde, ündekteki (telefondaki) kişi 1990 öncesinde Karaman’da bir kütüphane olmadığını, dolayısıyla belgelik de bulunmadığını belirtti. Devlet Arşivleri Başkanlığının sunduğu çevrim içi alanlarda da aradıklarıma ulaşamadım. Ne ilginçtir ki yine bir 3 Haziran günü Karaman Postası çavlığından beklediğim ulatı geldi. Sağ olsunlar, ündekteki konuşmamızda da yardımcı olacaklarını dile getirmiş, o günün çavını iletecekleri söylemişlerdi. Böylece üç yedigünlük arayışımın sonunda istediğim o bilgiye ulaştım. Karaman Postası çavlığının imtiyaz sahipleri Hasan Uçar ile Uğur Erkan beylere esenlikler dilerim.

Karaman 61’in Haziranına bir başka heyecanla girer.

Bu heyecan kozasını delmek isteyen bir kelebeğinkinden daha az değildir. Aylar öncesinde Karaman sevdalısı 33 yürek, dernek çatısı[1] altında bir araya gelir. İstişare üzerine istişareler… Komisyonların (tören, ağırlama, ilmî yönü, eğlence ve malî) teşkili ve tanzim edilen raporlar… Karaman’ın imkânları kısıtlıdır. Olsun. Ağırlama mı, misafirperver Karaman halkı vardır. Bu arada muhtelif yörelere ait folklor gösterilerinden oluşan eğlenceler aile bütçesini sarsmayacak ölçüde ücretli yapılmıştır. Dört bir tarafa çıkarılan davetiyelere, “icâbet edeceğiz” cevapları gecikmez. Bu Karaman’ın ilk bayramının gerek bürokrasi gerek ilmî çevrelerde hüsnü kabul gördüğünü göstermektedir.[2] Büyük gün gelir çatar. 3 Haziran 1961 Cumartesi günü. Türkçe’nin “Devlet Dili” oluşunun 684. yıldönümünün törenlerle kutlanmasına başlanmıştır. Karaman Turizm ve Eski Eserleri Koruma Derneği tarafından tertiplenen ve iki gün sürecek olan töreni dernek başkanı Baha Kayserilioğlu[3] açmıştır. Başkan, Karamanoğlu Mehmet Bey’in fermanını bir başka heyecânla okur:

“Bugünden sonra, divanda, dergâhta, bargâhta, mecliste ve meydanda Türkçe’den başka dil konuşulmayacaktır.”

Türk Dil Kurumu adına yapılan konuşmalarda Agâh Sırrı Levent, Hikmet Dizdaroğlu ve Sunullah Arısoy sırayla söz alırlar. Karamanoğlu Mehmet Bey’in Türk diline yaptığı büyük hizmeti anlata anlata bitiremezler. Ondan sonra gelen devlet adamlarının 600 yıl gibi uzun bir süre yabancı dillere karşı duydukları özentinin Türk dilinin gelişmesine büyük mahzurları dokunduğunu örnekleriyle izah ederler. Karamanoğlu Mehmet Bey’in başladığı işi Atatürk’ün dil devrimi ile başarmaya muvaffak olduğuna vurgu yapmışlardır.

Daha sonra törene katılan tek bakan olan Basın-Yayın ve Turizm Bakanı Cihan Baban Karamanlılara hitap eder:

“Bu toprağın sahibi olduğumuzun delili, üzerindeki eserler ve düşüncedir. Bunları ne kadar benimsersek bu topraklara o kadar bağlanırız. Karamanoğlu Mehmet Bey’in ve büyük Türk Şairi Yunus Emre’nin tarihi Karaman şehrinde anıtının yapılmasını isteyenler çok haklıdırlar.

Dille düşünce arasında irtibat var. Düşünceyi dil ifade eder. Dil millî olmazsa düşünce de millî olamaz. Şimdi burada Atatürk’ün ruhu ile Karamanoğlu Mehmet Bey’in ruhunun hepinizin şahsında birleştiğini görüyor ve istikbale huzurla bakıyoruz. Selçuklu Karaman’la, Mustafa Kemal Ankara’sı arasındaki mesafeyi 684 yılda kat ettik, bu millî bir merhaledir. Dünden aldığımız kuvvetle yarını fethetmeliyiz. Vatanperverliğin mânası değişti. Vatanseverlik kürsüden vatan şiirleri okumak değildir. Vazifesini yapan sözünde duran namuslu insan vatanperverdir. Namuslu insanlar olarak vazifemizi yapalım, sözümüzü tutalım.”

Dil bayramı münasebetiyle tertip heyetine gelen Devlet ve Hükûmet Başkanı Cemal Gürsel, Millî Birlik Komitesi üyesi Kurmay Albay Osman Köksal, Millî Eğitim Bakanı Ahmet Tahtakılıç[4], Millî Savunma Bakanı Muzaffer Alankuş ile İmar ve İskân Bakanı Rüştü Özal’ın tebrik mesajlarının okunması da ihmal edilmez.

Bundan sonra İkinci Ordu Bandosunun çaldığı marşlarla sabahki törene son verilir.[5]

Bizi niye çağırdınız?

Programın ertesi günü saat 8.30’da Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasının konseri vardır. Orkestranın şefi Hikmet Şimşek[6], solisti Gönül Gökdoğan[7] ve konsermaisteri[8] Sedat Ediz’dir. Karaman’a bir otobüs adam ve bir otobüs de müzik aleti gelir. Bunları bir arada gören Karamanlılar şaşırırlar.[9] Asıl “Konser vereceğimiz sahneyi gösterin” cümlesiyle afallarlar. Çünkü Karaman’da böyle bir sahne yoktur. Adam kızar: “Bizi niye çağırdınız?”

Gazi Mustafâ Kemâl İlkokulu’nun bahçesine 150 benzin varili getirilir ve üzerine sahne kurulur. Mükerrem Berk[10]  orkestra sazlarının takdimini yapar. Karamanlılar ilk kez bu kadar sazı bir arada görmektedir. Sırasıyla Mozart’ın[11] “Saraydan Kız Kaçırma Uvertürü”nü seslendirir. Bruch’ın[12] “Sol Minör Keman Konçertosu”nu, Nâzım Ülgen’in “Hoş ola Halk Dansları Demeti” izler. Verilen aranın ardından Gounod’un[13] “Faust Operası” bale müziği sahne alır. Nihâyetinde Ulvi Cemâl Erkin’in[14] “Köçekçe”si çalınır. Alkışlar, alkışlar…

İşte Karaman’ın ilk bayramı.

Karaman iki gün boyunca ilkleri yaşamıştır. Karaman bu ilkle kendine gelmiştir. Dahası kendini ifade etme imkânı bulmuştur.

Uğur ERKÂN.

Ek olarak 13 Mayıs 2025’te yayınlanan şu bağlantıdaki[7] “Mustafa Koçak anlatıyor: Karaman'da kutlanan ilk Türk Dil Bayramı'nda neler yaşandı?” başlıklı çav ile ilgililerine doğrudan görüt ile açıklamalar sunulmuş. 2018 günaylı şu yazı[8] ve 2019 günaylı şu yazı[9] da incelenebilir.

Sonuç olarak:

1)    13 Mayıs Türk Dil Bayramı etkinliği ilk olarak 3 Haziran 1961 yılında 33 kişilik bir düzenleyicinin emeği ile Karaman’da düzenlenmiştir.

2)    Karaman’da yerel düzeyde kutlanan etkinlikler, öy içinde ulusal niteliğe bürünmüş, birçok adlandırmadan sonra buyruğun yazılışının yıldönümüne odaklanılmıştır.

3)    Günümüzde artık birçok bilimlik dahası dernek bilgi şöleni düzenlediğinden dil bayramlarında bildiri sunmak yerini artık eğlenceli etkinliklere bırakmıştır. Öyle ki 2025 kutlamalarında 8.500 öğrencinin yürüyüş etkinliğine bile tanık olunmuştur.[10]

4)    Karaman Valiliği ya da Belediyesi, her yıl düzenlenen bu etkinlikle ilgili bir belgelik tutsa yeğ olur.

5)    Araştırmalarımda bu bayramla ilgili karaçalmalara da  denk geldim. Eleştirileri yergiden çok sövgü düzeyinde olduğundan yersiz oldukları kanısı ile üzerinde durmayıp görmezden geldim.



[2] KARAMAN DİL-KÜLTÜR VE SANAT DERGİSİ 2005 "Türkçe'nin Yeniden Devlet Dili Oluşunun 728. Yılı-45. Türk Dil Bayramı ve Yunus Emre'yi Anma Etkinlikleri, 374 bet, TBMM Basımevi: Ankara

[3] KARAMAN 721. TÜRK DİL BAYRAMI (1998), TBMM Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu Yayınları: 84, 219 bet, Karaman

[4] Karaman Kültür ve Sanat Dergisi (25.Türk Dil Bayramı Türk Dili ve Yunus Emre'yi Anma Törenleri - Karaman 1985), 4. Sayı, 184 bet, Aysü Ofset: İstanbul

[5] Türk Dili ve Yunus Emre - 23. Türk Dil Bayramı (1983), 96 bet, Kuzucular Ofset: Konya

[6] ULUSLARARASI YUNUS EMRE NASREDDİN HOCA KARAMANOĞLU MEHMET BEY VE TÜRK DİLİ SEMİNERİ BİLDİRİLERİ (1977), 265 bet, Konya Turizm Derneği Yayınları, Güven Matbaası: Ankara

1. Türk Damgalarını Çağdaşlaştırma Çalıştayı Düzenlendi

Türk Dili Derneği olarak 2 Şubat 2025 günü İstanbul Küçükçekmece'deki Kemalpaşa Semt Konağı’nda “1. Türk Damgalarını Çağdaşlaştırma Çalıştayı”nı düzenledik. Bu yazıda çalıştay ile ilgili değerlendirmemiz yer almaktadır. 

Türkçesi Varken Topluluğu olarak çalışmalarımız 28 Ağustos 2007’de turkcesivarken.com’uñ (şu an kapalı) açılmasıyla başladı. Çevrim içi yürüttüğümüz sözcükleri özleştirme çalışmalarına 2008 yılında Göktürkçe çalışmalarını da ekledik. Var olan ilgi kurumsallaşmayı kaçınılmaz kılınca 2009’da Türk Dili Derneği adını bélirleyip tüzüğümüzü yazdık. Bu dönem kurucular olarak benim üniversite okumak için Azerbaycan’a, Oktay Doğangün’üñ de İtalya’ya gitmesinden dolayı dernekleşme sürecimiz értelendi. Türkçesi Varken Topluluğu ise bu süreçte çalışmalarını artırdı, étkinliklerini yürüttü. Bu ad ile öğrenekler (kurslar) düzenlendi, bétikler (kitaplar) ve dergiler yayımlandı. Türlü görütler (videolar) çekilip kurgulandı. Böylece Türkiye’ye döndüğümüz 2014 yılında daha istekli biçimde dernekleşme sürecine giriştik. 5 Ocak 2015’te derneğimiz için Şirinevler’de kiralık yér tutsak da İstanbul Valiliği tüzüğümüzü 2 Şubat 2015’te onayladı. Böylece Türkçesi Varken Topluluğu olarak çıktığımız yolda artık Türk Dili Derneği adıyla yürümeye başladık. 2 Şubat 2025’e geldiğimiz gün de bu yolculuğuñ 10. yılını géride bıraktık.

Çevrim içi yayınlarımız ile on binleri bulan çalışmalarımız, dernekleşmeden soñra yüz yüze étkinlikleriñ artmasına olanak tanıdı. İstanbul İl Millî Eğitim Müdürlüğünüñ 3 ayrı zamanda vérdiği olurlar ile ortaöğretim kurumlarımızda toplamda 146 sunum yapıp 18.730 öğrencimize damgalarımızı añlatıp tanıttık. Dernek, vakıf ve üniversitelerde 28 ayrı öğrenek düzenleyip yüzlerce kişiye katılım ve bitirme bélgesi vérdik. 13 bétik yayımladık. Bunlar arasında yéñi bulunan Dede Korkut’uñ 3. Elyazması’nıñ ilk yayını da yér almaktadır. 2020’de düzenlediğimiz Uluslararası Dede Korkut Bilgi Şöleni ve Deli Dönmez’e Ad Vérme Çalıştayı ise bugün birçok yazıda kaynak gösterilmektedir. 

Bir dernek için 10 yıla ulaşmak öñemlidir. Üstelik tümüyle kéndi özgücüyle, üyeleriniñ aylık ödentileri ile ayakta durup étkinlikler gérçekleştirmek övünç véricidir. Bu bakımdan tüm üye arkadaşlarımı kutlarım. Birlikte nice yıllara çıkmak dileğiyle yolculuğumuz uğurlu olsun. 
Derneğimiz, tüm bu deneyimlerini arkasına alarak 2008’den bu yana yürüttüğü Göktürkçe çalışmalarını tartışmaya açmak, doğru ve yanlış savlarıñ elekten géçirilerek eñ töz biçimine ulaşmasını sağlamak için bir çalıştay düzenleme yargısına vardı. Bunuñla ilgili ilk girişimi 2022’de Gagavuz Yéri’nden Komrat Devlet Üniversitesi ile oldu. Rektörlük düzeyinde görüşmeler sözleşme aşamasına gelindiğinde olumsuz soñuçlandı. Soñraki yıllarda Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi, İzmir Ege Üniversitesi, Manisa Celal Bayar Üniversitesi, İstanbul İstinye Üniversitesi gibi birçok kurumla görüşmeler olsa da istediğimiz soñuçlar çıkmadı. Biz de kéndi yağımızda kavrulalım, düşüncesi ile eñ kötü olasılıkla 20 m2’lik Küçükçekmece’deki dernek yérleşkemizde düzenleme yargısına vardık. Kolları sıvayıp çalışmaları sıklaştırdık. Küçükçekmece Belediyesine birçok kéz dilekçe yazıp soñunda Kemalpaşa Semt Konağında yér bulduk. 
Çalıştay duyurusundan soñra çağrılara başladık. Hiçbir ayrım yapmaksızın Göktürkçe ile ilgilenmiş herkesi çağırmaya özen gösterdik. Çağdaşlaştırmayı benimseyen ya da buna karşı çıkan herkese çağrıda bulunduk. Amacımız, dil bilimsel bir tartışma ortamını yaratmaktı. Bu konuda çok içten olduğumuzu vurgulamak isteriz. “Ben yaptım oldu.” düşüncesiniñ çok uzağında, “Biz uzlaştık, oldu.” dénilebilmesi için kamuoyunu bu tartışmaya çağırdık. Kimisi yanıt vermedi, kimisi nazik biçimde geri çevirdi. Türk Dil Kurumu da resmi olarak gelemeyeceklerini, başkanın aynı tarihte başka bir izlencede olduğunu yazarak iletti. Çalıştaya bir yedigün kala ise TÜRKSOY’dan olumlu yanıt geldi. Genel Sekreter Sultan Raev’in de geleceği bildirildi. Kendisine açılış konuşmasında yer ayırsak da iki gün kala bir mazaret yazısı ile gelemeyeceği bildirildi. Genel Sekreter yerine bir temsilci de gönderilmemesi TÜRKSOY’un kurum olarak caydığını düşündürmüştür. 
2 Şubat 2025 günü gelip çattığında tüm arkadaşlarımızla tasarladığımız biçimde çalışmalara koyulduk. Göze çarpan, olumsuzluk olarak konuşulabilecek herhangi bir aksama söz konusu olmadan alnımızın akıyla hem 10. yılımızı kutladık hem de çalıştayımızı bitirdik. Şunu açıkça yazabilirim: Beklentimin üstünde bir katılım oldu. Birçok farklı ilden gelen katılımcı ve dinleyicilerin varlığını bilmek güç verdi. Çalıştay için geceden yollara düşenlere esenlikler dilerim.

Çalıştay, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve Kurtuluş Savaşımızın kahramanlarına saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Eşim Burcu Uluç’un sunuculuğu ile başlayan çalıştayda açılış konuşması yapıp derneğimizin çalışmalarından söz ettim. Ardından Azerbaycan’dan Türkeş Aliyev, Manas Destanı’ndan bir kesiti okuyarak çalıştaya renk kattı. Sonrasında bildirilerin sunulduğu oturuma geçildi. İlk bildiriyi kürsüden Prof. Dr. Osman Fikri Sertkaya sundu. Ardından Muğla’dan Prof. Dr. Ali Akar çevrim içi bağlanarak sözü aldı. Ondan sonra Kazakistan’dan Dr. Napil Bazılxan çevrim içi olarak bildirisini sundu. Çay arasından sonra bildirilerin sunulduğu ikinci oturumumuz başladı. Antalya’dan gelen Doç. Dr. Mehmet Sağ ile başlayan oturumu Dr. Oktay Doğangün ve benim bildirilerimizle sürdürdük. İzmir’den gelen Dr. Oder Alizade’nin bildirisinden sonra Ankara’dan çevrim içi katılan Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun değerlendirmelerde bulundu. Çalıştayımıza Rusya’dan gelen Dr. Şahnaz Kamalova kürsüye çıktı. Akif Taş’ın bildirisinden sonra kürsüye Bursa’dan gelen Hayri Tekgöz (Yazı Yolcusu) çıktı ve son oturum için ara verildi. “Çağdaşlaştırma gerekli mi?”, “Çağdaşlaştırma nasıl olabilir?” sorularının tartışıldığı üçüncü oturumumuzda Çanakkale’den çevrim içi katılan Doç. Dr. Hayrettin İhsan Erkoç görüş ve değerlendirmelerini iletti. Ardından Dr. Napil Bazılxan düşüncelerini paylaştı. Çağrılı konuşmacılardan olan Prof. Dr. Ahmet Taşağıl bir gün öncesinden telefon ile bildirip Yalova’daki yuğ törenine gitmesi gerektiğini ilettiğinden tartışmada yer alamadı. Son olarak Prof. Dr. Osman Fikri Sertkaya tartışmaya katılıp deneyimlerini, yaşadıklarını ve güncel durumda yaşanabilecek sorunlara da ilgi çekip oturumu bitirdi. Kürsüye son olarak çıkıp kapanış konuşmasını yaptım, alkışlarla çalıştayımızı bitirdik. 
Uzun süredir üzerinde durup hazırlıklarını yaptığımız çalıştayı başarıyla bitirmiş olmanın övüncünü yaşadığımızı, bir ilki gerçekleştirmenin kıvancını duyduğumuzu bildirmek isterim. Türk Dili Derneği olarak elimizi taşın altına koyup büyük bir sorumluluk üstlendiğimizin bilincindeyiz. Yaptıklarımızı yüreklilikle tartışmaya açmak da bu bilincimizin bir parçasıdır. 

Çalıştayımız Türk diline, Türk ulusuna uğurlu olsun.
Sonuç:

1. Türk Damgalarını Çağdaşlaştırma Çalıştayı'nda sunulan bildirilerden ve tartışmalardan ortaya çıkan ortak düşünceler şöyledir:

1) Damga sözcüğü bir terim olarak kullanılabilir ancak başka añlamlarınıñ daha öñde olmasından dolayı özge bir sözcük için üzerinde yeniden düşünülmelidir.

2) Türk damgaları günümüzde kültürel bir değer olarak kullanılmalıdır. Bélirtke (logo), dövme ya da sanatsal çalışmalarda yér bulabilir.

3) Türk damgaları, günümüz sözcüklerini yazmak için yéterli déğildir. Çağdaş dilimizi karşılayabilmesi için ölçünleştirilmiş (standardize édilmiş) damgalar ve yazım kuralları bélirlenmelidir.

4) Türk sayılarının simgeleştirilmesi üzerine durulmalı, öneriler gözden geçirilmelidir. 

5) Çalıştayıñ ikinci kéz düzenlenmesi için gérekli adımlar atılmalı, kapsamınıñ géñişletilmesi üzerinde durulmalıdır.

Araca Yapıştırılan Göktürkçe Yazılarıñ Ruhsata İşlenmesi (TÜVTÜRK ve Noterde Göktürkçe için Yapılacaklar)

Noterden ruhsatnameyi de aldığım için emsal niteliğindeki gelişmeyi sévinçle duyururum. 
Geçtiğimiz aylarda yük taşımak için bir araç almış, bir süre soñra da aracıñ dışına Hoytu Tamır'dan Göktürkçe bir metin ve günümüz Türkçesinde çağdaşlaştırılmış damgalarla Kutlu Yayınevi ile Göksel Sözcükleriñ Yayıncısı sözcüklerini yazdırıp Kutlu Kağan'ıñ mührünü yapıştırtmıştım. Ardı sıra bunuñ ruhsata işlenmesi için araştırma yaptığımda aracıñ fotoğraflarınıñ çekilerek il/ilçe emniyet müdürlüğüne gidilmesi gérektiği bilginsine ulaştım. Küçükçekmece İlçe Emniyet Müdürlüğüne gittiğimde ise bunuñ doğru olmadığını öğrendim. Araç Tescili birimindeki polis, bu işi noterleriñ yaptığını, oraya gitmem gérektiğini söyleyince soluğu Bakırköy 7. Noterliğinde aldım. Fotoğraflarıñ çıktısını aldığım kâğıdı uzatıp tescil yapılmasını istediğimde tescil için muayene tutanağı getirmem gérektiği bildirildi. Böylece ben de yıl soñu olmasından kaynaklı yığılma ile Silivri Sinekli'deki Tüvtürk'te anca yér ayırtabildim. 29 Aralık 2024'te, üstelik pazar günü de olmasından dolayı urukça il dışına gezmeye gider gibi düştük yola. Sıramız gelince aracı görevliye teslim edip beklemeye koyulduk. Atabey, yanımızda getirttiği bisikleti ile dolanıyor, biz de Burcu ile çardakta görevliniñ onay bélgesini getirmesini gözlüyorduk. Dérken kapı açılıp elinde bélge ile çıkagelen görevli, aracımızıñ muayeneden géçemediğini söyledi. Uzattığı bélgeye şöyle bir göz attığımda birkaç hafif kusur ile birlikte eñ üstte ağır kusur olarak araç üstüne yapıştırılan farklı renkli kısmı not düşmüşlerdi. Duruma karşı çıkınca başka bir görevli geldi. Ona durumuñ yönetmeliğe aykırı olmadığını ve onay vérilmesi için sözlerimi yineleyince istasyon amiri geldi. Uzunca bir konuşma oldu. Özetle damgaları okuyamadıkları için işlem yapmayacaklarını bildirdiler. İlerleyen günlerde Tüvtürk yétkililerine bir öñeri ulatısı yazdım. Görevliniñ okuyamadığı yazınıñ Lâtin damgaları ile açıklamasını içeren bir bélge götürülmesi durumunda bu bélgeniñ dayanak alınarak işlem yapılmasını öñerdim. Yeminli tercümandan alınacak bir bélge ile bunuñ olabileceği söylendi. Ben de İngilizce, Almanca için yéminli çevirmen bulunur da Göktürkçe için bulunmaz, diyerek Türk Dili Derneğinden bir bélge götürmeyi sundum. Söz konusu yazılarıñ okumalarını ve Lâtin damgaları ile karşılıklarını içeren bir bélge örneğini yétkililere ilettim. Ertesi gün merkezden arayarak işlem yapılacağı bildirildi. Ben de 4 Ocak 2025'te yine yağmurlu bir günde Silivri yoluna düşüp muayene istasyonuna vardım. Görevliler Türk Dili Derneğinden imzalı bélgeyi dayanak alıp araç üstünde yazılan Göktürkçe metni ve çağdaş damgalarla yazılı sözleri Lâtin damgaları ile tutanağa işlediler. Muayene onaylandı, bélgeye kol çekip eve döndüm. 6 Ocak 2025'te de Bakırköy 7. Noterliğine bir kéz daha uğrayıp tutanağı ve imza sirkülerini vérerek söz konusu Göktürkçe yazıları ruhsatnameye işlettim. 

Soñuç olarak:
1) Üzerinde hiçbir Lâtin yazısı olmayan, tümüyle Türk damgalarını içeren bir araç tasarımı resmî tüm işlemler için onay aldı. 

2) Türk Dili Derneği, araçlarıñ Göktürkçe yazılarınıñ tescili için bilirkişi konumuna geldi. Bu konuda yétki kazanmış oldu. 

3) Türk damgaları, çağdaş kullanım için emsal niteliğindeki bir gelişmeyi başarıyla soñuçlandırdı. 

Ulusumuza ve dilimize uğurlu olsun.

28. Göktürkçe Öğreneği Bitti

Türk Dili Derneği olarak düzenlediğimiz 28. Göktürkçe Öğreneği, başarıyla bitti. Ayrı yaş öbeklerinden katılımcılarıñ bulunduğu sınıfımızda temel düzeyde öğretim yapıldı. Soñ dersimiziñ ardından katılım bélgeleri ile anı fotoğrafı çektirildi. Artık damgalarımızı okuyup yazabilen yéñi kişiler daha var aramızda. Uğurlu olsun. 🇹🇷 

92. Türk Dil Bayramı ve Ortak Türk Alfabesi Üzerine Değerlendirmeler - TRT Antalya Radyosu

Bu yıl 92.sini kutladığımız Türk Dil Bayramı ve 11 Eylül 2024'de duyurulan Ortak Türk Alfabesi üzerine değerlendirmelerde bulunmak için TRT Antalya radyosunun "Hayatın İçinden" adlı canlı yayınında Ayşen Merve Temiz'in konuğu oldum.

https://youtu.be/tjKTr6yOlMM?si=wLhL3zzi_wL12oFH


Tarihî Türk Şivelerinde İkilemeler yayımlandı


Éşim Burcu'nuñ 8 yıllık doktora çalışması bugün Kutlu Yayınevimizden bétik olarak çıktı. Türklükbilimine uğurlu olsun. Umarım alaña katkısı öñemli olur. 👏

Yazım sürecini ve savunma aşamalarını Atabey ile birlikte yakından izlediğimiz bu çalışmada bir téziñ ne çetinliklerle ortaya çıktığına tanık olduk. Bu bakımdan tüm téz yazarlarını kutlarım. Yazma aşamasında olanlara da kolaylıklar dilerim. 🙂

Bu arada kapak görseli yapay anlak ürünü déğildir. Moğolistan'ta Orhun ırmağı kıyısında bulunur.