Azerbaycan'da Sessiz Dil Devrimi

Türkiye'deki dil devriminiñ ne güçlüklerle yaşandığını yaşlılarımız çok iyi biliyor. Biz ise onların bize añlattıklarını, yazıp-çizdiklerini okuyarak neler yaşandığını öğreniyoruz. Bugün çok sıradan bir biçimde kullandığımız sözcüklerle bile o dönemlerde nasıl alay edildiğini öğrenmek, çok şaşırtmıştı beni. Toplum ağızlarından yazı diline aktarılan ödül, düş gibi masum sözcüklere kara çalanların olduğunu bilmek üzücü olsa da, bugün için bize güç vermekte, ders olmaktadır.

Cumhuriyetin yeñi kurulduğu dönemlerdeki yazılarda geçen Türkçe sözcük oranı %35 iken, günümüzde %95'lere değin çıkmaktadır. Bu devrim, bitmiş değil; bugün için de tüm hızıyla sürmektedir. Sevindirici olan, yalnızca Türkiye sınırları içerisinde tıkanıp kalmamış, Azerbaycan'dan Tabgaçeli'ne değin uzanmasıdır. Özellikle Tabgaçeli'den yaşayan Salar Türkleri bu konuya çok önem veriyorlar. Öz dilden olan sözcükleri, uyarlayarak yeñi oluşturdukları Lâtin tabanlı yazı dillerine aktarmaktadırlar. Öyle ki, üzerinde birçok tartışma yaptığımız -sAl ekine değin alıp, kullanıma sokmuşlar.

Bakacak yayınlarınıñ Azerbaycan'da özgür olduğu dönemler, kimbilir kimseniñ ayrımında olmadan sessiz bir devrimi başlattı. Şuan için diyebilirim, tüm Azerbaycan toplumu İstanbul Türkçesini añlıyor. Genç kuşağın kimi öy kendi aralarında İstanbul ağzında konuştukları da oluyor, ne var ki yaşlılar añlamasına karşın, konuşamıyorlar, konuştuklarında da gülmeli oluyor.

Bu durumun soñradan ayrımına varılmış olmalı... Türk dizileriniñ çevirisiz yayınlanmasına yasak getirildi. Ruslar kızmasın diye, yansız bir karar aldık diye Rusça yayınlara da aynı yasak uygulandı. Gerekçe olarak Türkiye Türkçesi yad dil olarak gösterildi ulayı Azerbaycan diline zarar verdiği söylendi. Bu durumu kimi yurttaşları da onayladı. Onlara göre bir ülkede başka bir ülkeniñ dili ile yayın yapılması uygun değildi. Evet, Türkiye Türkçesini yad dil olarak görenler de bulunmaktadır.

İnanılmaz ama Türk dizileriniñ büyük etkisi olduğunu Behram Caferoğlu şöyle söylüyor; "Öyle olmuştu ki, küçük çocuklar birbirlerine -nasılsın efendim- diye selam verip, İstanbul ağzında konuşuyorlardı." Belgeselin birinde Türkçe kursuna gelen Kırgız öğrenciye "Neden Türkçe öğrenmek istiyorsunuz?" diye sorulduğunda şu yanıt alınmış idi; "Türk dizilerini daha iyi añlamak için..." Bir başkası ise; "Türkiye ürünleriniñ kullanım kılavuzlarını okuyabilmek için..."
Yasağa karşın diyebilirim, Azerbaycanda eñ yoksul uruğun bile evinde uydu alıcısı var artık. Böylelikle TÜRKSAT üzerinden Türkiye arklarına ulaşabilmektedirler. Toplumun gösterdiği bu ilgi, kendime adıma diyeyim beni çok onurlandırmaktadır.

Azerbaycanda iki türlü dil devrimi yaşanmaktadır. Biri devletce yürütülen öbürü de toplumca. Önce toplumca yürütülen devrimden söz edeyim; öz kökten olan, dil devriminde kullanıma sokulan azı ağızlardan alınıp yaygınlaştırılan sözcüklere yoğun ilgi var. Sözgelimi, öğ- kökünden olan öğrenmek, öğrenci, öğretmen, öğretim gibi sözcükler pek yeğlenir durumda. Kendi ağızlara göre uyarlayıp kullanıyorlar. İmtihan yerine sınak (sınav), dost yerine arkadaş diyenlerin sayısı azımsanmayacak denli yüksek. Düşünce sözcüğü fikir'in yerine geçip oturmuş bile; fikirleşmekten çok düşünmek sözcüğü kullanımda. Devamlı yerine sürekli sözcüğünü kullanan çavlıklara demeli gazetelere denk gelinebilmektedir. Özetle toplumun büyük bir kısmında ana kökten gelen sözcükler kullanılmaya çalışılmaktadır.

Ne var, şöyle bir yanlışa düşüyorlar; arkadaş sözcüğünü, okul sözcüğünü olduğu gibi alıyorlar. Oysa okul yerine oxul, arkadaş yerine arxadaş demeleri gerekir. Kalın ünlülü sözcüklere /k/ sesi kesinlikle Azeri ağzında olmaz.

Dilde yalınlaşmayı isteyen yazarlar da bulunmaktadır. Özellikle Türkçü kesimin çıkarttığı dergi, çavlık gibi basın-yayın ürünlerinde ortak sözcüklere nasıl geçildiği gözle görülebilir. Bunuñ yanında bir örñek daha vereyim; fren yerine Azerbaycan ağızlarında yaşayan dur añlamındakı eyle- sözcüğünden yararlanarak eyleç sözü türetilmiş ulayı bugün tüm yurtta kullanılmaktadır.

Bunlar güzel gelişmeler ançıp devletce yürütülen sessiz dil devrimi sakıncalı boyutlarda ilerlemektedir. Ülke Rusça egemenliğinden soñra devletce İngilizce egemenliğine sürüklenmektedir. Tüm kamu kuruluşlarınıñ giriş kapılarınıñ yanlarına biri Azerbaycan Türkçesi öbürü İngilizce olmak üzere iki tabela asılmaktadır. Özel şirketler yapsa añlarım da kamu kurumlarındakı bu uygulamaya hiçbir biçimde añlam verememekteyim.


Gökbey ULUÇ - Bakü

Hiç yorum yok: