DİL KURUMU Kurulmalıdır

Yéryüzüne dışarıdan gelmiş biri gibi düşünelim. Tutanak tutup üstlerimizi bilgilendirmemiz, türlü bölgelerde yaşayan topluluları uramlandırmamız gerek. Toplumları nice ayırt édecektik? Afrikalı ile Asyadaki toplumları ayırmak için deri öñlerine bakmamız yéterli olurdu. Derileri bir öñ olanlarıñ ise gözlerine, saçlarına bakarak ayırma konusunda işimizi sürdürebilirdik ancak tümden birnine benzeyenleri nice ayırt édecektik? Burada yardımımıza, dil koşuyor. Dillerini inceleyip, kesin yargıya varabilecektik.

Diliñ, birleştirici étkisi olduğu gibi ayırıcı, koparıcı étkisi de bulunmaktadır. Öyle ki; bana bir dil vérin, size bir ulus yaratayım diyerek Konfiçyus da buna vurgu yapmıştır.


Bütün kişioğlunuñ tek dilde añlaşacağı bir yértinç düşlemek, yalnızca çağımızda oluşan bir akım, bir olasılık déğildir. Günümüzde İngilizce'niñ ortak yértinç dili olarak öne çıktığı bilinen bir gérçek olsa da, bu yapaydır. Daha önceki çağlardan Arapça'nıñ aynı konumda olduğunu biliyoruz. Bilim, uz, yazın ile benzerleri ne varsa, Arap dilinde yapılıyor, géñiş topraklara yayılıyordu. Arap soyundan gelmeyen bilimerleriniñ de, yazı dili olarak Arapça'yı séçmesi, bir dönem Lâtince'niñ bu hazzı yaşaması, günümüzde ise İngilizce'niñ aynı yazgıda ilerlemesi şunu gösteriyor ki, bir diliñ ortak yértinç dili olması, o diliñ konuşucularınıñ gücü ile koşuttur. Öyle ise, yârın Türkçe'niñ bu konumda olması, hiç de uçuk bir düşünce déğildir.

Evrensellik güç ile gelip gidiyorsa, tekdillilik düşten öte olamaz. Kimi öy, diller ölüyor, ölü dil gibi kavramlara denk geldiğiñiz olmuştur. Böylece, yéryüzüñde konuşulan dilleriñ tek tek ölüp, soñ bulacağını, eñ soñuñda ise tek dilde yargıya varacağını düşünürsüñüz. Oysa bu yanılsamadır. Ölen dil déğil, diliñ bir koludur. Ağacıñ kurumuş dalınıñ kesildiğini düşünüñ. Göktürkçe ölü bir dil midir? Yoksa, ölü bir Türk ağzı mı? Türkçe'niñ budanmış bir dalı dések yérinde olur.

Böyle olunca, dilleriñ korunup gelişmesini istemek, yérinde bir yargı gibi durmaktadır. Diller, yéryüzünüñ ekinsel varlığıdır. Varlıktan yokluğa géçmeyi kim ister? Öyle ise, bu varlığımızı daha sıkı korumalı, dilleri başıboş bırakmamalı, gemi elimizde sıkıca tutmalıyız. İşte! burada önerimi açıklayabilirim; Dil Kurumu kurulmalıdır.

Bütün ülkeler Dil Kurumu kurmalı, içinde barındırdığı dilleri koruma altına almalı, incelemeli, gelişimine katkıda bulunmalıdır. Yéri geldiğinde budanmasına olanak sağlamalıdır.

1 yorum:

Ali Ünver dedi ki...

Eski Türkcenin Grameri, Avon Gabain,V.THOMSEN, W.RADBANG, F. W. K. MÜLLER, A.v. LE COQ, W. BANG, MALOW, KOTWICZ, SAMOYLOWICZ, RAMSTEDT, K. GRÖNBECH, FOY, NEMETH, RAHMETI..... gibi arastirmacilara dayanilarak yazilmis daha dorgrusu Türkceye cevrilmistir (ceviren MEHMET AKALIN). Yabanci arastirmacilarin Türk arastirmacilardan daha cok ugrastiklari kesindir. Su anda Asya'da Türkler'den daha cok yabanci arastirmacilar vardir! Sizin önerdiginiz Dil Kurumu olayi Türkiye'deki siyasi gücler ilen olmayacagi da kesindir. Sizlerin cok degerli calismalarinizi okuyor, destekliyorum bir yurttas olarak. Dil Kurumu da sizlerin udu diger dilseverlerin cabasi ilen kurulabilir ancak. Calismalarinizin sürmesi en büyük dilegimdir. Derin saygilarimla