Yasaklar Tatlıdır

Üç yıl kadar önce teyzemgil Almanya'dan gezmeğe geldiğinde 7-8 yaşlarındaki çocuklarınıñ kendi aralarında Almanca konuştuklarına denk geldim. Öğseyin Türkçeleri de öbür alamancılar gibi bozuktu.[1] Teyzeme, "Türkçe derslerine gitmiyorlar mı?" diye sorup, "Yoo, aldırdım; artık gitmiyorlar." yanıtını aldığımda şaşırdım. "E neden aldırdın?" soruma karşılık; "Alman çocuklarından geri kalmasınlar diye. Çünkü Türkçe dersleri notlarını etkilemiyor." dédi.

Çok iyi biliyorum ki, Almanya'da Türkçe dersleri yasak olsaydı, böyle davranmazdı. Burada teyzemi suçlamıyorum, onuñ gibi niceleri var aynı biçimde davranan. Bu, tinsel bir durum. Yasaklar tatlıdır; sürekli ulaşılan değersizdir. Türkçe, bizim buradaki Kürtçe gibi yasak olsaydı orada yaşayan Türklerin vereceği tepkileri, taplatmak için yapacakları eylemleri kestirebiliyorum.

***

İçtenlikle diyebilirim ki; Kürt dilini Kürtler déğil, biz, Türkler koruduk. Bu düzeye çıkmasına, gündeme gelmesine biz neden olduk. Yok olmak üzere olan bir dile, kamusallaşma olanağını da biz sunduk. Kürtçe'yi yasaklayarak, Kürt'lere daha tatlı daha şehvetli biçime soktuk. Kürtler her anadillerinde konuştuklarında, bir yasağı çiğnemeniñ hazzını yaşıyorlar. Bu kişioğlunuñ doğasında var. İran'da yaşayan Türkler için de sözkonusu durum géçerlidir. Orada da Türkçe yasak. Bu yüzden "Anadilinde medrese, olmalıdır herkese" uranıyla ortalığı birbirine katmaktadırlar sürekli.


İkinci bir dile bu denli duyarlı olan ulusumun, aynı duyarlılığı İngilizce için göstermemesine añlam véremiyorum. Bırakın uluslararası ortamları, İngilizceyi toplumun her kesimi añlıyormuş gibi her yérde kullanıyoruz. Kimseniñ de gıkı çıkmıyor. Yalnızca TC yurttaşlarınıñ uğrayacağı, kırk yılın başı bir İngilizin (azı yad bir gezginiñ) yolundan géçeceği bir alışvériş merkeziniñ yangın çıkışları İngilizce yazılıyor örñeğin. Önce can soñra canan démişler de biz unutmuşuz sanırım. Bir İngilizi kurtarmak için canımızı tehlikeye atmaya bu denli istekliyiz.

Bir sürü TV-radyo arkından kimileri yalnızca İngilizce ağırlıklı ezgilere yér vériyor. Üniversitelerde eğitim dili olarak İngilizce kullanılıyor. Yeni başlayacak öğrencilere fazladan bir yıl dil hazırlığı okutuluyor. E hani kamusal dil Türkçe idi? Kendi içimizde çelişiyoruz!

Durum böyle iken ben de Kürt olsaydım zoruma giderdi doğrusu. Herkese şapur şupur, bize gelince yarabbi şükür. Ooh ne âlâ memleket! Onlarınki dilse bizimki de dildir arkadaşım. Biz de özgürce kullanmak istiyoruz diye yakınırdım.

Güneş balçıkla sıvanmaz. Yasaklamalarla da olgular ortadan kaldırılamaz. Devlet toplum için vardır, toplum devlet için déğil. Bu yüzden azınlık dillerine saygı duyulması gerekir. Kamusal dil bir tane olur ancak bölgesel diller birden çok olabilir. Kosova'da Türklerin yaşadığı bölgelerde Türkçe bölgesel dil olarak devlet dairelerinde kullanılıyorsa ve bu da bizim hoşumuza gidiyorsa kendi içimizde çelişiyoruz démektir.

Kosova Cumhuriyeti Anayasası: Madde 5 (Diller)

    1. Kosova Cumhuriyeti resmî dilleri Arnavutça ve Sırpçadır.
    2. Türkçe, Boşnakça ve Romca dilleri, belediyeler seviyesinde resmî statüye sahiptir veya yasalara uygun şekilde her hangi bir seviyede resmî kullanımda olacaklardır.


Soñuç olarak; İngilizce tabelaların donattığı, günde béş kez Arapça seslerin yankılandığı yurdumda Kürtçe'nin konuşulmasınıñ sinek ısırığından fazla bir etkisi olmaz.


dipçe:
[1] Göç édenlerin déğil ancak Almanya doğumlu olanların neredeyse tümünde bu durum géçerlidir. Ses tonları doğal olarak Almanlardan etkilenmiştir. Aynı biçimde Türkmenéli'ndeki Türklerin ses tonlarınıñ Arapça'yı anımsatması gibi.

Hiç yorum yok: