Sabahattin Zaim Üniversitesi'ndeki konferansımızdan

Türk Dili Derneği ile BOSGEM ortaklığında Yıldız Teknik Üniversitesi'nde 16.sını düzenleyeceğimiz Göktürkçe Öğreneği'nin başvurularını aldığımız sırada derneğimize Zaim Üniversitesi'nden Bilge hoca da gelmişti. Benzeri çalışmaları okullarında da yapıp yapamayacağımızı sordu, seve seve "evet" dedim. Böylece gün belirledik. İlerleyen günlerde Zaim Üniversitesi Mehmet Akif Edebiyat Kulübü'nden Esra Topçu aradı. Sunum yapacağımız günü, saati kesinleştirdik: 5 Mayıs 2016, güngen 11.00'da Seminer 1 salonunda. [1]Sonrasında ası için bir de güzel bir bediz istedi. İlk gönderdiğimi beğenmemişler, sonra birkaç tane daha göndermek durumunda kalmıştım. :)


Sabahın erken saatlerinde uyanıp üstümü başımı giyindikten sonra yola düştüm. Dolmuş, kağnı hızında giderken Suat bey aradı. Göktürkçe çizgi romanlarımız için bir bakacak tanıtımı (tv reklamı) çekmemiz gerektiğini, bunun için bir senaryo yazmamız ve en kısa sürede çalışmaya koyulmamız konusunda konuştu. Güzel bir çav oldu. Bugün güzel başladı diye içimden geçirdim.

Gideceğim yerleşke, Mehmet Akif Ersoy'un okuduğu lise iken bugün üniversite olarak işlevini sürdürmekte. Ayrıca Emret Komutanım dizisi de bu yapıda çekilmişti. Nerden mi biliyorum; benim okuduğum lise de az ötesindeki Mehmet Akif Ersoy Lisesi'ydi. Öyün neler getireceğini kestirmek çok güç. Giriş kapısının önüne geldiğimde Esra aradı, "neredesiniz" diye. Biraz takılayım dedim, "dışarıdayım, hayırdır?" gibi bilmiyormuşçasına davrandım. Şaşırdı, sunumdan söz etti. Ben de şaşırmış gibi yapıp "aaa, bugün müydü o?" diye yanıt verdim. Yüzünü görmek isterdim doğrusu. :) Sonra doğal olarak kapı önünde olduğumu söyleyince ortamı yumuşattık. Böylesi bir anın olması ne korkunç olur, düşünsenize! :) Onca hazırlık yapıyorsunuz, çağırdınız kişi ortalıkta yok. Daha da kötüsü günleri karıştırmış. Yağı başına olsun! Neyse, Esra kapıda karşılamaya geldi. Bu sıra Burcu'yu da bekledik, birkaç dakika sonra hep birlikte içeri girdik.


Burası büsbütün elden geçen, koca bir alana yeni yeni kurulmaya çalışılan bir bilimtey. Lise olarak kullanılan yapılar, rektörlük ile toplantı salonları olarak kullanılıyor daha çok. Öbür fakülteler içinse yeni yapılar dikilmiş. Eskiden ziraat lisesi olduğu için okulun çok büyük bir alanı var, yol boyunca ilerdiğimizde birçok inşaatı da gördük. Derken, Nil Şimşek hocanın yanına vardık. Güleryüzle bizi karşıladı, buyur etti, çay söyledi. Özel konukları için sakladığı kahveli çikolatalardan sundu. :) Aytışmaya başladık, bizim çalışmalarımızı öneceden incelemiş, bilgisi varmış epeyce. Güzel güzel övdü hep. Bir okulda müdür olan eşinden de söz etti. Eşinin bugünkü etkinliğimize katılmak istediğini ancak dişçiye uğraması gerektiğinden yetişemeyeceğini de söyledi. Böylesi içten bi uruğu sevmemek olur mu? Varolsunlar.

Toplantı salonuna doğru gittiğimiz sırada ündeğim çaldı; açtım."Evet, benim" dedikten sonra "Kim Milyoner Olmak İster?" yarışmasından aradıklarını, mülakat için gelip gelemeyeceğimi sordular. İvedi biçimde cebimden çıkardığım kağıda yazıverdim. Burcu, ne olduğunu sorduğunda sevincimi hem Burcu hem de Esra ile paylaştım. Güzel bir gün başlangıcı olmuştu. :) Bir anda buşku duydum.

Konferans alanına geldik, bilgisayarda birkaç kurulum gerçekleştirmemiz gerekiyordu, ancak bilimteyin kendi bilgisayarı olduğu için kurulumlara olur vermiyordu. Açarsöz ile denesek de tutmadı, yetkili bir kişi geldi. O da yardımcı olamadı. Bu sıra öğrenciler koltukları doldurmaya başladı bile. Böylesi bir durum yaşanabilir diye kendi bilgisayarımı da yanımda getirmiştim, onu açtım. Ortamı hazırladık, kulüp sözcüsü açılış konuşması için kürsüye geldi. Burada ilk kez yaşadığım bir deneyim de oldu. Arkadaşlar, sunuma başlamadan önce benim hakkımda sunum yaptılar. Bolca bediz istemeleri de bundanmış, mutlu oldum. :) Sağ olsunlar.


Başlangıçta yaşadığımız bu uygulayımsal sorun dışında değme nen yolunda gitti. Konuşmamız içtenlikte sürdü. Damgalarımızın öyküsünü, geçirdikleri evreleri günümüze nasıl ulaştıklarını anlattık. Türk Dili Derneği olarak, yaptığımız çalışmalara değindik. Konuşma sonunda birçok soru geldi, onları yanıtladık. Geçiştirici değil, olabildiğince içten yanıtlar verdiğimi düşünüyorum. Yoksa, çocukluk öykümü anlatmazdım. :) Konuşmanın çok verimli olduğunu söyleyebilirim. Çünkü konuşma bittikten sonra salonu terk eden olmadı, son soruya dek herkes oradaydı. Hatta sorular bittiğinde de birbirlerine baktılar, kim soru soracak diye. Böylesi durumlarda dinleyicinin gözü parlayınca, konuşmacı daha da anlatmak istiyor. Bir ara konuşmaktan boğazım kurumuştu. Nil hoca bize bir armağan verdi. Şuan derneğimizin betikliğinde duruyor. Biz de ona kendi betiklerimizden verdik. Burcu, kendi yazdığı betiği imzalı olarak sundu. Hep kaçınır bu imza işinden, bu kez kaçmasına olanak vermedim.


Bitti sansak da bitmemiş. Sağ olsun arkadaşlar, bizim için ikramlık yiyecekler, sıcak içecekler anıklamışlar. Etrafına dizildik, bir yandan atıştırıp bir yandan da konuşmamızı sürdürdük. Kalan öğrenciler çalışmalarımızın içinde yer almak istediklerini söylediler, çok sevindim buna. Öyle ise 2 yedigün sonu Yıldız Teknik Üniversitesi'ndeki öğreneğimize buyrun dedim. Sonrasında iletişimde olmadık, ancak dün, demeli 7 Mayısta bu üç arkadaş Beşiktaş yerleşkesine gelmişti. Sözlerinde duran kişileri çok seviyorum. İçtenliklerine inandığımı söylemem gerek.


Nil hoca ile öğrencileri ile biraz da yürüyerek konuştuk. Bizim bu iş için duyduğumuz buşkuya değindi, konuşma sırasında terlememden, bu işe gönül verdiğimin belli olduğunu söyledi. Onur duydum. Tanrı'm, yüreğimdeki bu buşkuyu, sözüm ona heyecanı yaşantımın sonuna değin var etsin. Böylesi güzel kişilerle bir arada olmaktan, onlarla aytışıp yol yürümekten eksik etmesin.



Okuldan çıktık. Bu sıra bizim 10-C sınıfı, okul turnuvasındaki ilk açılış karşılaşmasını 5-4 kazanmışlar. Ağ üzerinden bilgilendirdiler. O gün okulda dersim olmadığı için izlemeye gidememiştim, ancak böylesi güzel çavlarını öğrenince sevincek oldum. Bir süre sonra öğrencilerini kendi çocuğu gibi biliyor kişioğlu. Yenilselerdi üzülürdüm, doğrusu.

Günüm böylesi güzel çavlarla ilerlerken, Kutlu Yayınevi olarak gün içerisinde iki yeni betiğin yazarı ile anlaştığımızı da belirteyim. Düzeltmenliklerine başladığım betikler yakında yayımlanacak. :)

5 Mayıs 2016 yaşantımda önemli bir gün olarak yer aldı. Gün içerisinde sürekli iyi çavlar işittim. Gelişmelerin bir bölümünü yukarıda yazdım. Bir bölümünü ise kendime sakladım, çünkü özeller. :) Dünya, benim etrafımda dönüyormuş gibi bir gün oldu. Ne diyeyim, Tanrı sürekli kılsın.

[1] http://www.izu.edu.tr/tr-TR/sks/News/gokbey-uluc-ile-soylesi/3004/NewsDetail.aspx 

Hiç yorum yok: