Göktürk damgalarının toplumda yaygınlaşmaya başladığı sıralarda ilginç
biçimde "Türk" sözcüğüne eğilim vardı. Buna anlam veremiyordum. Kişinin
kendi adını, eşinin, çoluğunun çocuğunun adını yazmasını beklerken ulus
adını yazmasını sıradışı bulmakla birlikte yayılmasını sevinçle
karşılıyordum. Arap yazısını bilmese de büyük bir kesim "Allah" yazısını
türlü süs ve bezekle evine iş yerine asmakta olduğundan, benzer biçimde
"Tengri/Tanrı" sözcüğünün Göktürkçe yazılarak yaygınlık kazanmasını
daha olası bulurken "Türk" sözcüğünün öne çıkmasına sanırım yanıt
buldum.
Bozkurtlar'da İlteriş Kağan bir tören düzenliyor. Atlar
yarıştırılıyor, güreşler tutuluyor derken ok atmaya geliyor sıra.
Yiğitler elli ok atarak "Türk" yazmaya koyuluyorlar. Uzun uzun ayrıntılı
anlatılan kurgunun okuyucuları etkilediğini düşünüyorum. Kürşad gibi
bir adı kazandıran Atsız, sanırım bugün bile Türk ulusunun bilinçaltında
bıraktığı izle ulusumuzu yönlendirmeyi sürdürüyor. Okuyucularına
bozkırda at koşturuyor duygusunu yaşatan ulu yazar, öyle görünüyor ki ok
atma yarışının da tadını damakta bıraktırmış, bu tadı yaşamak isteyen
okuyucular da önlerine gelen ilk fırsatta bunu deneyimlemek isteyerek
"Türk" yazısına eğilmişlerdir. Ne diyelim? Vaktiyle bir Atsız varmış...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder