Eskişehir anılarım

Bu yıl 10.su düzenlenen olan Uluslararası Dünya Dili Türkçe Bilgi Şölenine katılmak için Eskişehir'de bulundum. Güzel deneyimler édindim, iyi duygular içinde géri döndüm. Bu süreçte yaşadığım anılarımı şöyle añlatabilirim:

Başlangıç, Deñizli'deki çerilik (askerlik) günlerime değin géri gidiyor. Doğrusu, çeriliği akademik yaşantıya bu denli yansıtabileceğimi hiç usuma gelmezdi. Komutanımızıñ beni bétikevi (kütüphane) görevlisi yapmasından dolayı kendisine bir kéz daha var olsun diyorum. Çünkü bu süre içinde yazdığım 4 bildiri de uluslararası nitelik taşıyan bilgi şölenlerinden onay alarak sunuldu. Nevşehir, Antalya ve hatta Moğolistan'a değin beni götüren bu bildirileriñ soñuncusu da Eskişehir yoluna düşmeme olanak vérdi. [Öbür illerdeki gözlemlerimi ve anılarımı yine bu sanal günlüğümde yazmış, bildirileri de yayımlamıştım].


16 Ekim 2018
Gün içinde iş yérindeki işlerimi yapıp gün batımına doğru Esenler otogarından yola çıktık. Yédigün (hafta) içi olduğundan kimsecikler yoktu. Koca araç 7-8 kişi olarak Eskişehir'e vardık. Géce yarısı kalacağım Öğretmenevi'ne yérleştim. Oda arkadaşım Abdullah Yıldırım ile tanıştım.

17 Ekim 2018
Erkenden kalkıp anıklandık (hazırlandık). Öğretmeneviniñ öñünden bize söylenen iminde (saatte) araç kalktı. Osmangazi Üniversitesiniñ yérleşkesinde düzenlenen şölen için yapılan tanıtım çalışmaları yolda ilgimi çekti. Brandalar asılmış, reklam panoları görsellerle donatılarak öğrencilere de duyurulmuştu. Araçla ilerlerken yérleşkeniñ değişik yérlerinde gördüğüm bu çalışmaları beğendim. Öğrencileriñ de katılımınıñ sağlanması için çaba yoyulduğunu (harcandığını) gösteriyordu.

Kayıt işlemleri için kuyruk uzamaya başladı bile. Bu sırada tanıdık kimseleri de gözüm görür oldu. İlkin Fatma Albayrak'ı gördüm; esenleştik. Kendisini ortak bir arkadaşımızdan dolayı tanımaktayım. Soñra Burcu Sıbıç ile yine kuyruk sırasında denk geldik. Moğolistan'daki anılarımızdan söz éttik, orada édindiğimiz arkadaşlarımızıñ kulağını çınlattık. Bu sıra kayıt işlemlerimiz de bitti. Sağ olsunlar, epey bétik (kitap) armağan éttiler.

Burcu Sıbıç ile Moğolistan'da kurduğumuz öbeğiñ imiyle (sembolüyle) öbekteki arkadaşlarımıza esenliklerimizi göndermek üzere poz vérirken.
Açılış koñuşması büyükçe bir salonda yapıldı. Güzel sözler, iyimser koñuşmalar éşliğinde şölen açılışı gérçekleştirildi. 

Çay aralarında birçok bilgemizle éytişme (sohbet étme) olanağımız oldu. Gérçi birçoğu Moğolistan'da da bulunduğundan, burası oranıñ ardıymış gibime geldi. Bozkırda géçirdiğimiz günleriñ étkisi şimdileyin bile bende sürerken, yéñiden orada birlikte olduğumuz bilgelerimizi gördüğümde kendimi yine oradaymış gibi sandım. Bu duyguları birkaç bilgemizle daha yineledik.

Yéñi tanıştığım bilgelerimiz, genç arkadaşlarımız ile ileriye dönük güçlü bağlantılar kurduk. Saffet Alp Yılmaz ve arkadaşlarınıñ Bilim Dili adını vérdikleri çalışma takımınıñ dérnekleştiğini öğrendim. Bizim, Türk Dili Dérneğiyle iş birliği yapması yönünde öñemli adımlar attık.
Aşkın Çakır'ıñ "haberim yokken" çektiği Abdullah Yıldırım ile görüntümüz.
Oturumlar bu sıra tüm görkemiyle sürüp gidiyor. İlgimi çeken koñu başlıklarını imlediğim için, imini (saati) gelenlere katılıyor, yéñi bilgiler édinmeye de özen gösteriyordum. Bir biçimde birçok yazıda kaynak gösterilen bilgelerimiziñ kendi ağızlarından bilgiler işitmek, onlardan doğrudan öğrenmek çok güzel bir deneyim. Var olsunlar. Burada Türk Dil Kurumu başkanı Gürer Gülsévin Bilge'den de söz étmek istiyorum. Kendisi ile ilk kéz burada tanıştık. Açıkçası bizim memurlar gibi olacağı yönünde bir beklentim vardı; hani şu yére göğe sığmayanlardan. Oysa kendisi pek alçakgöñüllü imiş. Bilgi şöleni boyunca tıpkı öbür bilgelerimiz gibi bir katılımcı gibi davrandı. Kendisine özel davranılması yönünde bir bir tutumunu sézmedim. Bu yönden bulunduğu kuruma katkı sağlayacağını kendi gözümle gördüğümden dolayı sévinçliyim. Öñcesinde kimi bilgelerimiz de kendisiniñ doğru bir başkan séçimi olduğunu söylüyorlardı; niçin böyle dédiklerini añladım.

Burcu Sıbıç, sunum soñrasında Moğolistan'da kurduğumuz öbeğimiziñ imiyle poz vérirken.

Akşam Sivrihisar Belediyesiniñ koñuğu idik. Güzel yémekler sunuldu, canlı müzik éşliğinde sergeldeki (masadaki) genç dilbilimci, yazıncı arkadaşlarımızla tanışıklığımız arttı. Birbirimize yaptığımız çalışmalardan söz éttik, kimileyin de anılarımızdan eyttik. Genç bir belediye başkanı hepimizi şaşırtmıştı. Kürsüdeki koñuşmasını kısa tutması ise pek işitilmiş bir durum déğil. Kendisine başarılar dilerim.

Géce öğretmen evindeki odamıza geldiğimizde epey yorgunduk. Oda arkadaşım ile aytışımız (sohbetimiz) derin koñulara inmişken bir yandan da yarınki sunumumu bir daha gözden géçirip güncelledim. Soñrasında ilk sunumumu da oda arkadaşıma Abdullah Yıldırım'a yaptım. Sağ olsun, soñuna değin diñledi beni. Gérçi kendisiyle aynı oturumda idik. Yarınki koñuşmamı şimdiden diñlediği için yarınki becerimi (performansımı) karşılaştırıp değerlendirme yapabilirdi. Bakalım, néler diyecek?

18 Ekim 2018 - Sunum günü
Sunumlar ilerleyip bir biçimde bizim oturuma denk geldik. Sergeldeki yérimizi aldık. Buşku çoktan başlamıştı bile.

İlk öñce Erhan Aydıñ Bilgemiz koñuştu. Salon epeyce dolmuştu. Şimdiye değinki oturumlarda katılım düşük oluyordu, bu kéz böyle ilgi görmesi hoşuma gitti. Üstelik daha da güzeli, koñuşma yapacağımız koñu ile ilgili alañda ün salmış bilgelerimiziñ de karşımızda oturuyor olması idi. Sürekli de birileri kapıdan içeri girince Abdullah Yıldırım baña doğru eğilip kalabalıktan söz étti. İkimiziñ de buşkusu artmıştı, paylaşma géreği duyduk.

Alkışlar éşliğinde Murat Aka çıktı kürsüye. Soñrasında Abdullah Yıldırım, dérken sıra baña geldi. Serkan Şen Bilgemiziñ adımı okuması ile kürsüdeki yérime géçtim. Koñuşmacılar génel olarak: "Sayın Başkan, değerli hocalarım, sévgili öğrenciler..." gibi giriş sözlemi kullanırken ben yalñızca "Uğrola!" ile giriş yaptım. Doğaçlama bir koñuşma olmasına özen gösterdim. Buşkulu idim, hem de sévinçli. Alañında kendini kanıtlamış bilgelerimize yéñi bir görüş sunmakta idim. Üstelik koñuşmam sırasında Erhan Aydıñ Bilgemiziñ yérinden kalkarak karşısındaki diñleyici koltuğuna oturarak sunum ekranını görmek istemesi, beni oradan diñlemesi baña oracıkta özgüven vérmeye yéterli oldu.


Sunumum bittiğinde yérime géçtim. Şimdi iş daha çetindi. Çünkü koñuşmam için baña süre ayrılmıştı. Bu süre içinde de ne désem karışan olmayacağından ağzıma geleni déme hakkım vardı bir bakıma. Peki şimdi? Oturum başkanı Serkan Şen Bilgemiz koñuşmalar bittiği için soru kısmına géçti. Erhan Aydıñ Bilgemize soru vardı, soñraki soru ise baña. Ahmet Bican Ercilasun Bilgemiz soru sormak için mikrofonu almıştı eline. Ben bir yutkundum! Öñce baña damga sözcüğünü ne añlamda kullandığımı sordu; harf yérine kullandığımı söyledim. Ardından sunumda sözünü éttiğim koñulara değinip /at/ damgasınıñ éylemden türeme olasılığına olumlu baktığını bildirdi. Soru déğil, yorum olmuştu koñusu. Derin bir soluk aldım açıkçası. Çünkü öñe sürdüğüm görüş, Türklük biliminiñ öñemli bilgelerinden birince olumlu karşılanmıştı. Soñrasında Serkan Şen Bilgemiz baña ok atmakla ilgili déyimiñ eski dilimizde varlığını sordu. Bunu kendime ödev édinip araştıracağımı söyledim. Ardınca Erhan Aydıñ Bilgemiz de söylediklerime katkı yapmak istediğini diyerek damga evrilmelerinde Bilge Kağan ile Gültekin'i örnek almamamı, onlarıñ Çinlilerce yazıldığını söyledi.


Oturumumuz kapandı. Katılım belgelerimiz vérilip anı için bedizler çekildi. Diñleyiciler arasından kutlayan; ayak üstü değerlendirmeler yaparak elimi sıkan bilgelerimiz ise beni daha da onurlandırdılar. Büyük bir mutluluk ile dışarı çıkıp çay almaya gittiğimi de yazabilirim. O çay ne tatlı idi, sormayın gitsin.

Yanımda getirdiğim iki bétik vardı: Türk Runik Bibliyografisi ile Uygur Yazıtları. Erhan Aydıñ Bilgemiziñ kol çekmesi (imzalaması) için kendisinden ötündüm (rica éttim). Oysa ne güç oldu! Alçakgöñüllülük örneği gösteren bilgemiziñ sözünü çok beğendim: Nasıl imzalarım, utanırım! Kol çekmesi için üsteleyici (ısrarcı) olunca kıramadı sanırım. Sağ olsun.

Sunum soñrası Moğolistan'a gönderme imiyle.

Akşam büyükçe bir aş damındaydık (restorandaydık). Güzel yémekler getirdiler; pişiren ustalarıñ, sunan işçileriñ her biri sağ olsun. Soñlara doğru canlı müziğiñ étkisi doruğa çıkmak üzere ilerlerken yırlara (şarkılara) éşlik édenler de artıyordu. Eğlence aldı başını gitti, ortaya çıkıp oynayanlar bile oldu. Herkes bir biçimde kaynaşmışdı. Bir ara karşılıklı sergellerden atışmalı türküler okunur oldu. Soñlara doğru marşlar söylenir, bozkurtlar çekilir duruma gelmiştik. Géñelde çantamda taşıdığım Göktürk bayrağımı öğretmen eviniñ odasında unutmam olcaysızlık (şanssızlık) oldu. Yoksa tam da açılmasınıñ sırası gelmişti bir ara.

19 Ekim 2018
Bugün öğleden soñra yolculuğum olduğundan erkenden kalkıp anıklandım (hazırlandım). Eskişehir'i gezip görmek, eñ azından Odunpazarı'nı bilmek istedim. Cam işçiliği epey ilerlemiş, ufaklı müzeleri bolca bulunan Odunpazarı'ndaki eski evleriñ görüntüsünü pek beğendim. Kendimce gezinip armağanlıklar alıp bedizler çekindim. Bulunduğum yérlerdeki yérleşim düzeni güzel yapılmıştı. İstanbul'uñ daracık yoğun yérleri gibi déğildi. Bu da kişiniñ içini açıyordu. Otogara gidene değin de géñel olarak géñiş yollar görünüyordu.

Odunpazarı'nıñ güzel sokaklarından biri.
Süslenmiş bir Odunpazarı sokağı.
Cam Müzesindeki çalışmalardan biri.

Güncellenenme çalışmalarınıñ sürdüğü Odunpazarı sokaklarından bir bölüm.

Bir bilgi şöleni daha géride kaldı. Araçtan dışarıyı izleyip İstanbul yolunu tuttuğumda yaşantıma eklediğim birkaç güzel günü daha değerlendiriyordum.

Hiç yorum yok: