Uzaya Çıkmak Bizim İşimiz Déğil

Samanyolu'nda yér alan gezegenimiziñ, Güneş'iñ çévresinde döndüğünü; Ay'ıñ uydumuz niteliğinde olup, deñizleri, dalayları étkilediğini biliyorum. Daha ilerisinden de söz édebilirim; örneğin Erdenay gezegeni, 88 günde Güneş'iñ çévresini gezmektedir. Gün içinde sıcaklık 400 dereceye değin çıkmaktadır.

Bunlar, uzay ülevinde bildiklerimden birkaçı... Ancak, bunlarla ilgilenmek benim daha doğrusu bizim işimiz déğil. Bizler, gelişmeleri izlemekten ötesini yapamayız, yapmamalıyız da! Uzaya çıkmak bizim işimiz déğil. Bırakalım da, bunuñla doğabilimciler, gökbilimciler ilgilensin.


Dilbilimciniñ işi, dille ilgilenmektir. Yazıncınıñ işi, yazmakla. Bir koşukçu (şair) ortaya bir yapıt çıkardığında, tüm bunlardan bağımsız olarak yapıtı incelenmeli; élgün aya, biz yaya déyip de, kestirip atmamalıyız. Yazıncınıñ yapabileceği eñ güzel iş, yazınsal ürünler yaratmaktır. Uzay çalışmalarından géri kalınıyor diye suçlanamazlar. Belki, düş gücümüzü géñişletici ürünler véremediklerinde yérilebilirler. Dileyen, béyinlerini de yiyebilir. Ancak yine de, kolay ulaşılabilir oldukları için, "o ne ki? ben daha güzeli yazarım" diye çamur bulanatıbilecek düzeyde yakın oldukları için yazıncılar suçlanamazlar.

Hiç yorum yok: